sindirim fizyolojisi tarihi

Hayat sizin elinize bir limon verirse, limonata yapın” öz deyişinin güzel bir örneği 1822 yılında Fizyolojide yaşanmıştır. O zaman bir avcı olan St. Thomas Martin, kaza sonucu midesinden vurulmuş, yara doğru şekilde iyileşmemiş, kat oluşturmuştur. Bu yapı mide kapsamının dışarı çıkmasını engellemiş, ancak katın altında midenin iç kısmından mide dış duvarına doğru açık bir yol (fistül) oluşmuştur. S.T.Martin kaderine küsmektense, Amerikalı bir cerrah olan William Baumont'la birlikte çalışmaya başlamış ve bu durumu bir avantaj olarak kullanmıştır. Baumont, bu yolla S.T. Martin'in midesine çeşitli yiyecekleri kolayca sokmayı ve bir zaman sonra bunları geri çekmeyi ve oluşan sindirimi görmeyi başarmıştır. Baumont, aynı zamanda mide suyunu da belirli kontrollü koşullar altında fistula aracılığıyla toplamayı başarmıştır.
Bu canlı laboratuvar Baumont'ın gastrik salgıların bileşimi, fonksiyonları ve regülasyonları üzerinde çalışmalar yapmasını sağlamıştır.
Mide üzerinde yapılan bu deneysel çalışmalar, Sindirim Fizyolojisi hakkındaki bilgilerin başlangıcı olmuştur. Gerçekten Baumont'ın bulguları Amerikanın kendisini Fizyolojinin babası olarak tanımasını sağlamıştır. Onların ortaya çıkardığı olaylar ve daha sonra yapılan araştırmalarda göstermiştir ki sindirim aktiviteleri; normalde, sindirim için optimum koşulları sağlamak ve sindirilmiş besinlerin emilimi için ne kadar ve ne çeşitte yenirse yensin çok dikkatli bir şekilde düzenlenmektedir.

Hiç yorum yok: